Kutaisi Mi? Neredeymiş Orası?
- annebenimgezmemgerek
- 27 Tem
- 9 dakikada okunur
Kutaisi'ye bilet aldığınızı insanlara söyledikten sonra buna benzer bir tepki almanız muhtemel. Bizde de durum çok farklı olmadı. Hatta bileti alırken bizim de şehirle ilgili en ufak bir fikrimiz yoktu. Fakat bu bize keşfedecek çok daha fazla şey vermiş oldu. Gelin 4 günlük bir seyahat sonrası elimizdekilere bir bakalım.
Şu ön yargıları bir kıralım!
Gürcistan veya ülkemizin yakınlarındaki belli başlı Balkan ülkelerinde sanki ülkede gördüklerimizden çok farklı şeyler görmeyecekmişiz, dolayısıyla seyahatten yeterince keyif almayacakmışız gibi bir algı var. Aynı hisler bizde de oluştuğu için gayet iyi anlıyoruz ama bizim bu şekilde yaşadığımız her deneyim bu ön yargıların yersiz olduğunu bize gösterdi.
Bir diğer konu da Kutaisi ya da benzeri çok popüler olmayan küçük şehirler için söylenen "orada görülecek bir şey yok", "gezmek için yarım gün/bir gün yeter", "sıkıcı bir şehir" gibi kavramlar. Kutaisi'yi araştırırken de gördüğümüz bu kavramların bizim seyahat anlayışımıza tamamen ters olduğunu söyleme gereği duyuyoruz. Bizden her şeyiyle farklı olan kültürlere, büyük ya da popüler şehir veya seyahat noktalarına biz de heves duyuyoruz. Fakat bunun yanında dünyanın her yerinde keşfedilecek birçok şey bulunacağına inanıyoruz.
Kaldı ki Kutaisi'nin ucuz direkt uçuşlarının bulunması, ucuz konaklama imkanları barındırması, vizesiz ve hatta pasaportsuz gidilebilmesi ve ülkemizin yanı başında çok da popüler olmayan bir şehri keşfetme imkanı tanıması gibi gayet cezbedici özellikleri de var. Bizim seyahat sebebimiz de tamamen bunlardı.
Madem öyle, şehri biraz tanıyalım!

Gürcistan'ın 3.büyük şehri Kutaisi, ülkenin batısında, Imereti bölgesinde yer alıyor. Bölge, ismini Imereti Dağları'ndan alıyor. Şehirde üzerinde yeşil herhangi bir bitki barındırmayan tek bir toprak parçası yok. Şehir çevresinde kasaba-köy yaşamı çok fazla. Hayvancılık çok yaygın. Bağlantılı olarak süt ve süt ürünleri üretim ve tüketimi fazla. Bölgeden adını alan Imereti peyniri ve tereyağı birçok yöresel yemekte ve hemen hemen tüm hamur işlerinde var. Bölgede hissedeceğimiz yaygın kültürler, inanışları çok eskiye dayandığı için gurur da duydukları Hristiyanlık inancına dair dini bir kültür, coğrafi konumu sebebiyle oluşan Kafkas ve Karadeniz kültürü ve yakın zamana kadar etkisi çok daha fazla hissediliyor olsa da hala fark edilen Sovyet kültürü. Ülkeye ve şehre gitmeden önce edindiğimiz bu temel bilgiler şehri gezerken insanların yaşayışlarını anlamak ve onlarda neleri gözlemlemek istediğimize dair bize bir rehber oluşturmuş oluyor.
Havaalanına vardık.
David the Builder Kutaisi Uluslararası Havaalanı; yeni, hoş, küçük fakat kullanım alanları verimli bir havaalanı. Havaalanından şehir merkezine ulaşım için ring seferleri var. Haziran 2025 itibariyle 24 saat boyunca sefer var. İki saatte bir 01.00-03.00-05.00 şeklinde devam ediyor ve kişi başı 5 lari ücreti var. (Haziran 2025 itibariyle 1 lari yaklaşık 14.3 tl fakat güncel kurlara bakınız.) Temassız kredi kartları ile ödeme yapabiliyorsunuz. Eğer saatine yakınsanız bunu tavsiye ediyoruz çünkü şehir merkezine varış süresi olarak diğer seçeneklerden çok da farkı olmuyor. Ben direkt evime/otelime geçeyim derseniz de bunun dışındaki alternatif Gürcistan'ın en yaygın Uber benzeri ulaşım uygulaması Bolt. Fiyatlar gayet makul. Hem kısa hem uzun mesafelere fiyatları önceden görerek kafanız rahat ulaşım sağlıyorsunuz. Bizim kullandığımız en uzun mesafe şehir merkezindeki evimizden havaalanınaydı ve 25 lari tuttu. Şehir merkezi dışında kalan birçok turistik yer 15 lari civarı. Gürcistan'a giderken Bolt uygulaması şart.
Döviz Konusu
Birçok yerde olduğu gibi burada da havaalanındaki döviz bürosu ile şehir merkezindekiler arasında kur farkı mevcut. Şehir merkezindeki bürolar arasında da kur farkı var fakat ufak bir tur ile daha iyi fiyatı olan herhangi biri tercih edilebilir gibi görünüyor. Biz beklenmedik herhangi bir komisyon, problem vs yaşamadık fakat temkinli olmakta fayda var. Buradaki döviz büroları çoğunlukla TL alımı da yapıyorlar. Yani yanınızda tl de bulundurabilirsiniz. Kredi kartı kullanımı çok yüksek bir şehir fakat ufak da olsa belli başlı aktivitelerde(teleferik, Green Bazaar vs.) nakit ödemeniz gerekebiliyor.
İlk İzlenimler-Genel Bilgiler
Havaalanından şehir merkezindeki evimize gidişimiz, evden çıkıp şehir merkezindeki sokakları ilk gezişimiz ve insanlarla kurduğumuz ilk iletişimlerimizde edindiğimiz ilk izlenimleri seyahatimizi tamamlamış ve birçok şeyi bu süreçte öğrenmiş olarak sizlere aktaralım.
Turistik bir şehir olmadığını biliyorduk ama gezdiğimiz bir şehirde bu kadar az turiste hiç denk gelmemiştik. Yıllar içerisinde ülkedeki parlamentonun Kutaisi'ye taşınması, Bagrati Katedrali, Gelati Manastırı gibi şehir için ikonik olabilecek yerlerin çok uzun süren restorasyonlarının tamamlanması ve turizme açılması gibi sebeplerle artmış olduğunu okumuş olsak da turist sayısı hala çok az. Bunun bir sonucu olarak şehirde İngilizce bilme oranı sıfıra yakın. Havaalanında çalışan personeller ve taksi şoförleri de dahil olmak üzere şehirde en yüksek puanlı belli restoranlar dışında kimseyle tarzanca bile olsa İngilizce konuşamadık:) Bunun yanında turistin az olması sizi yerel insanlarla daha iç içe yapıyor ve aslında günlük yaşayışı görme ya da deneyimleme ihtimalinizi artıyor ki normalde çok fazla turist olması beklenecek Green Bazaar, lunapark, Bagrati gibi yerlerde bu durum çok hoşumuza gitti.
Şehirde Türkiye'de üretilmiş çok fazla şeyle karşılaştık. Ülkemizin komşularından birinde bu durum anormal değil tabii ki ama marketlerde Türkiye menşeli olduğunu bildiğimiz markaları, havaalanı-şehir merkezi otobüsü üstünde ve hatta Gelati Manastırı'nın restorasyonunun yapıldığı alanda kullanılan platform ve malzemelerde Türkçe yazılar görmek ne olursa olsun bizlerde güzel bir hissiyat oluşturuyor ve uyandırdığı merakla görüyoruz ki en son 2023 verileri itibariyle Gürcistan'ın en çok ithalat yaptığı ülke de Türkiye imiş.
Sovyet dönemi etkisi olsa gerek, şehirde birçok binanın çok eski olduğunu gördük. Bazı parçaları yıkık, bazı parçaları eskimiş, yıpranmış, paslanmış, solmuş. Buna rağmen içlerinde hayat devam ediyor. Türkiye'de görsek görüntü itibariyle girmeye çekineceğimiz ara sokaklar burada çokça var ve günlük hayatta,merkezi konumda ve kullanımdalar. Bunun yanında şehirde kendimizi güvensiz hissettiğimiz hiçbir yer veya zaman olmadığını da söylememiz gerek.

Kutaisi bileti için bir diğer önemli nokta, konaklama fiyatları. Biz en popüler ev kiralama uygulamasından şehir merkezine yakın, meydana yürüyerek 6-7 dk mesafede, uygun, lüks olmayan fakat müstakil, bahçeli ve küçük bir evde 3 gece için 2 kişi toplam 85 dolar gibi bir ücrete konakladık.
Şehirde Gezilecek Yerler
Artık şehirde gezme vakti geldi. Öncelikle şehirde ve çevresinde gezilecek yerleri listelediğimiz yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Burada bizde en çok etki bırakan yerlerden ayrıca bahsetmek istiyorum. Turistik ve kültürel açıdan en ön plana çıkan yerlerin orta çağdan kalma manastır ve katedraller olduğunu söylememiz gerekir. Bunlardan merkeze en yakını olan Bagrati Katedrali, şehir merkezinden yürüyerek 10-15 dakikalık mesafesiyle ve şehri tepeden gören konumuyla bir adım öne çıkıyor. Özellikle gün batımı saatlerinde sadece turistlerin değil, aileleriyle vakit geçirmek isteyen, çimlerde oturup manzara eşliğinde bir şeyler yiyip içen insanların da uğrak yeri olmuş.

Bu şehirde bizi en heyecanlandıran şey ise şehrin en bilinen diğer orta çağ yapıları olan Gelati Manastır kompleksi ve Motsameta Manastırı gezimiz oldu. Şehrin bahsettiğimiz yemyeşil yapısı, şehir merkezinden çıkmaya başlar başlamaz sizi karşılayan köy yaşantıları ve bahsettiğimiz bu yapıların şehir merkezine mesafesinin çok da fazla olmaması bizde tüm bu yapıları içeren bir trekking rotası oluşturma isteği doğurdu. Şehir merkezindeki evimizden önce Motsameta Manastırı, sonra da Gelati Manastır kompleksine olan yürüyüşümüz yaklaşık 10-11 km sürdü. Şehirde zaten kanyonlar, tabiat parkları vs. derken doğa ve yürüyüş severler için çok fazla alternatif mevcut ama şehir merkezinden yürüyerek çıktığınız bir yolda kendinizi ıssız doğa ortasında orta çağdan kalma bir manastırda bulma hissi gerçekten çok güzeldi.
Merkezden bu manastırlara giden, bunun için hazırlanmış bir yürüyüş rotası olmadığı için birçok yerde araçların geçtiği asfalt yollardan da geçtik. Şehir merkezindeki binalar ve sokaklar yerini kısa bir süre içerisinde daha küçük tek bir yol etrafına sağlı sollu dizilmiş köy evlerine bıraktı. Sonrası ise bizim için bir masal gibiydi. Sanki her bir evin bahçesinden bize bakan, havlayan, ses çıkaran tüm hayvanlar bizim yolculuğumuzu destekliyordu. Sonra daha da güzeli; zıpır, siyah bir köpeğin yola bizimle devam etmek istemesi oldu. Bir süre yola üçümüz devam ettik ama masal bu ya, biz ilerlerken yanımıza bir başka dört ayaklı geldi. Bu seferki aynı anda hem zıplayıp hem melemeyi yeni öğrendiği belli olan daha da zıpır bir kuzuydu. Bu kadarına alışkın değiliz. Bir yerde bırakır dedik, bırakmadı. Nereden geldin, bir yerden mi kaçtın, belli değil, çözemedik. Git diyorsun, gitmiyor. Duruyoruz, bekliyor. İlerleyince peşimize takılıyor. Evlere baktık, hiçbir hareketlilik yok. Mecbur, yürümeye devam ettik ve bir masalda olduğumuzu işte o zaman anladık.
Masalın Sonu
Simsiyah bir köpecik ve bembeyaz bir kuzucukla yaklaşık 3-4 km yürüdük. Evlerinden havlayan köpekleri duyar duymaz arkamıza saklanan kuzumuza iyiden iyiye bağlandık ve Motsameta Manastırı'na birlikte vardık. Manastıra vardığımızda manastırın büyük, tahta kapıları henüz açılmamıştı. Etrafta kimse yoktu. Kapının yakınlarında çimlerin üzerine oturup beklemeye başladık. Bir süre sonra arabalarıyla gelen yaşlı bir Gürcü çift de bizim gibi kapının açılmasını beklemeye başladı. Derken, kapı açıldı, rahip dışarı çıktı. Onu gören yaşlı çift, arabalarının bagajından bir küçük kuzu çıkarmasın mı? İple bağlı kuzusunu koştura koştura getirdi, biz kuzumuzla otururken hemen önümüzde kuzunun ipini rahibe verdi. 3 kişinin bakışı aynı anda bize döndü ve tam da o çift gibi, rahibe kuzusunu vermek için kapının açılmasını bekleyen bir çift olarak göründüğümüzü işte o an anladık. Rahip, kuzuyu bize siz mi getirdiniz dedi. Hayır dedik. Sizin mi dedi. Hayır dedik. O zaman bir el atın der gibi bir hareket yaptı. Biz ne demek istediğini anlamaya çalışırken amaaan dercesine yüklendi kuzuyu, biz ardından bakarken kuzucuğumuzun mee leri eşliğinde içeriye götürdü.

Sonradan ev sahibimizle konuşarak öğrendik ki Gürcistan'da kiliseye hayvan bağışı yapmak gibi bir adet varmış. Bizde de benzerleri olduğu gibi, bazen bir şeye niyet ederek bir adak amaçlı ya da yaşanmış bir şeye teşekkür etmek niyetiyle şükür amaçlı olarak dinî kurumlara bu şekilde bağışlar yapılıyormuş. Kilise de bu bağışlar ile de birlikte hayvancılık yapıyor, süt ve peynir üreterek geçimini sağlıyormuş. İroniktir, tam da kurban bayramı tatilimizde başımıza bizi duygulardan duygulara sürükleyen böyle bir şey geldi. Geriye hafızamızda her zaman yer edecek bu anılar kaldı.
Green Bazaar
Sadece yurt dışı gezilerimizde değil, ülkemizde de yapmayı en çok sevdiğimiz şeylerden biri pazar gezmesi :) Bu yüzden gittiğimiz ülkelerde yerel ürünleri bulabileceğimiz yerleri araştırmak da en az turistik yerler kadar hoşumuza gider. Kutaisi'de bu konuda kafanız çok rahat. Şehrin hemen merkezinde, sabahtan akşama açık; içiyle, çevresindeki sokaklarıyla şehrin ve ülkenin yerel üretimlerine dair hem gözlem hem alışveriş yapabileceğiniz harika bir yer Green Bazaar. Ülkemizde belli bölgelerde daha yaygın olarak görülen cevizli sucuğun bin bir türevi var burada. Yazının başında söylediğimiz Imereti peynirleri, Kafkas kültüründe çokça göreceğiniz acıkalar, cevizli soslar, ev yapımı şaraplar, cha cha adını verdikleri üzüm vodkaları, meyveler, sebzeler... Kısacası burası hediyelik ya da eve götürmelik bir şeyler almak için de, gün ortasında meyve-sebze alıp yemek için de, içerisindeki restoranda oturup bir Gürcü pidesi yiyip bir şeyler içip dinlenmek için de uygun bir yer.
Konuyla ilgili bir dipnot: Genel olarak şehirden evinize götürmek istediğiniz hediyelik eşyalar ya da şarap, peynir, acıka, magnet vs gibi ürünlerin hepsi havaalanındaki free shopta net bir şekilde daha pahalı. Bu yüzden aklınızda böyle bir düşünce varsa şehirden alıp havaalanına bırakmamanızı tavsiye ediyoruz.
Yeme-İçme Kültürü
Kutaisi'de yeme-içme üzerine hazırladığımız görseller ve gittiğimiz tüm mekanları instagram sayfamızda sabitlenmiş hikayelerde bulabilirsiniz.
Gürcistan'ın yeme-içme konusunda ülkemizden gidenleri üzme ihtimali pek yok. Karadeniz ve bölge etkisi bol tereyağlı, peynirli hamur işleriyle gayet güzel hissediliyor. Haçapuri sadece bölgenin değil, ülkenin en popüler yemeklerinden biri. Bir diğeri, Gürcü mantısı diyebileceğimiz khinkali. Bizim mantılarımıza göre çok daha büyük boyutlarda(hatta menüden adetle söylüyorsunuz). Ucu büzgülü bir torba şeklinde servis ediliyor. Çok büyük boyutta olduğu için çatal bıçakla keserek yediğimizi söylediğimizde garson lahmacunu bıçakla keserek yemişiz gibi tepkiler verdi. Gerçekten üzüldü :) Meğersem büzgülü kısımdan elle tutulup ısırılarak yeniyormuş. Bu sayede bir yandan mantının içinde biriken suyu da içebiliyorsunuz.


Ülkede sofraya gelen hemen hemen her tabakta kişniş var. Kişniş, sevmeyeni çok olan bir yeşillik. Bizim de kendisine karşı üst düzey bir sevgimiz olduğunu söyleyemeyeceğiz fakat yiyeceğimiz şeyleri öncesinde usulüyle yemeyi tercih ediyoruz. Çok da sevmiyor olmamıza rağmen khinkalide biraz fazla gelmiş olması dışında kişniş bizi rahatsız etmedi. Birçok yerde Gürcü salatası dedikleri domates, salatalık, soğan, kişniş ve cevizli sostan oluşan salatadan söyledik ve memnun kaldık. Yine de kişnişi daha önce denemiş ve sevmemiş kişilerin sipariş sırasında az kullanımını istemelerini tavsiye edebiliriz.
Şarabı bulan memleket olduklarını iddia eden bir ülkede her yerde şarap olacağını tahmin etmek güç değil. Envaiçeşit şarap bulmanız mümkün olsa da özellikle semi-sweet denilen yarı tatlı şaraplarının içimi çok keyifli ve farkında olmadan kendini fazla içirme potansiyeli mevcut:) Her yerde bu kadar fazla şarap olmasına rağmen fiyatları sudan ucuz beklememek lazım. Bizim giderken çok daha ucuz olması yönünde beklentilerimiz vardı ama yine de Türkiye'ye göre fena değildi. Marketlerde indirime girerek 8-10 lariye(3-4$) inen birkaç ürün dışında çoğu 17-25 lari(6-9$) civarıydı. Daha pahalılar da var tabii ki ama ortalama bu şekildeydi. Restoranda da 75'lik ya da litrelik olarak servis edilen şaraplar 30-50 lari arasında değişiyordu. Dolayısıyla market fiyatları aşırı ucuz olmasa da restoranda şişe şarap söylemenin ülkemize göre hayli uygun kaldığını söyleyebiliriz. Bunun yanında cha cha adı verilen üzümden yapılan vodkaları var. Lezzet olarak bize pek hitap etmedi, tatsız ve ağır geldi.
Bir diğer nokta, şehirde yerel bira satan restoran bulmanın zorluğuydu. Ülkenin şaraplarıyla meşhur olduğu bir gerçek fakat gittiğimiz alkol satışı olan birçok restoranda bira olmaması ilginç geldi. Şehrin en popüler ve en yüksek puanlı birkaç pub ında da sadece ithal biralar vardı ki bu bize daha da ilginç geldi. Yine de isteyenler marketlerde -yine çok çeşit olmamakla birlikte- yerel markaları da görebilir.
Tüm bu detaylar ilgimizi çektiği için, görünce başkalarının da ilgisini çekebilir diye düşünerek yaptığımız şu paylaşım da 'Ben illa ki yerel birayı, uygun fiyata, fıçı olarak içmek istiyorum kardeşim!' diyenlere gelsin :)
SONUÇ: Kutaisi; pek bilinmeyen, doğası harika, yemesi, içmesi, keşfetmesi ucuz ve bu şekilde giderseniz sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir destinasyon. Ucuz bilet bulduğunuzda değerlendirin ve yaşadığınız olumlu deneyimleri bizle paylaşmayı unutmayın.
Comentários